Küba Füze Krizi

Küba Füze Krizi: Dünya’yı Nükleer Savaşın Eşiğine Getiren Kriz

Küba Füze Krizi, ABD ve Sovyetler Birliği arasında Ekim 1962’de Sovyet füzelerinin Küba’ya yerleştirmesiyle başlamış ve 13 gün süren siyasi ve askeri gerilim sürecidir. Sovyetler, bu füzeler ile Panama ve Washington D. C. de dâhil olmak üzere Amerikan kıyılarını vurabiliyor olacaktı. 22 Ekim’de ABD Başkanı John F. Kennedy, televizyon konuşmasıyla Amerikan halkını füzelerin varlığından haberdar etmiş ve kararının Küba etrafında bir donanma blokajı kurmak olduğunu açıklamıştır. Ayrıca ABD’nin ulusal güvenliğe tehdit oluşturması sebebiyle gerekli bulunması halinde askeri bir operasyon gerçekleştirebileceğini belirtmiştir. Bu konuşmayı takiben birçok insan nükleer bir felaketin yaklaşmasından korkmuştur. Ancak ABD’nin Sovyet lideri Nikita Khrushchev’in teklifini kabul etmesiyle felaket önlenmiş oldu. Bu teklif, Amerika’nın Küba’yı işgal etmeyeceği sözüne karşılık Küba Füzeleri’nin kaldırılacağıydı. Anlaşmanın diğer kısmı ise halka açıklanmamıştı. Kennedy, Türkiye’deki Amerikan Füzeleri’nin kaldırılmasını kabul etmişti.

Füzelerin Keşfedilmesi

Sol devrimci lider Fidel Castro’nun (1926-2016) 1959’da Küba yönetimini ele geçirmesiyle ülke, Sovyetler Birliği’ne yaklaşmıştı. Castro yönetiminde Küba, Sovyetlerden gelen ekonomik ve askeri yardımlara bağımlı olarak gelişiyordu. Bu süre boyunca ABD ve Sovyetler, Soğuk Savaş’a (1945-1991) girmişlerdi ve siyasi ve ekonomik olarak sürekli bir yarış halindelerdi.

14 Ekim 1962’de Amerikan U-2 casus uçağı pilotunun yüksek uçuş esnasında Küba üzerinden geçerken monte edilmiş halde Sovyet SS-4 orta menzilli balistik füzelerini kaydetmesi, iki süpergüç arasında Soğuk Savaş’ın en büyük krizlerinden birisine neden oldu.

Başkan Kennedy, durum hakkında 16 Ekim’de bilgilendirildi. Derhal yürütme kurulunu toplayarak konu hakkında fikir aldı. Yaklaşık 2 hafta boyunca Başkan ve grubu, devasa boyuttaki bir diplomatik kriz ile mücadele ettiler. Sovyetler Birliği yönetimi için de aynı şey geçerliydi.

ABD’ye Yeni Bir Tehdit

Amerikan yetkilileri için durumun ciddiyeti, kurulan Küba füzelerinin ABD anakarasına çok yakın olmasından kaynaklanıyordu. Florida’nın 140 km (90 mil) güneyinden bahsediliyordu. Oradan kalkacak bir füze, rahatlıkla Amerikan Doğu kıyısını vurabilirdi. Üstelik bu durum, nükleer savaş rekabetini tamamıyla değiştirecekti: O ana kadar Amerika’nın liderliği göğüslediği yarışta Sovyetler Birliği öne geçiyordu.

Sovyet lider Nikita Khrushchev, ülkenin nükleer saldırı kapasitesini arttırmak için adeta kumar oynayarak Küba’ya füze kurulmasına karar vermişti. Sovyetler, Batı Avrupa ve Türkiye’de konuşlanan ve kendilerini hedef alan Amerikan füzelerinden her zaman tedirgin olmuştu. Küba’ya füze göndererek oyun alanını genişletmeye çalışıyorlardı. Bir diğer faktör ise ABD ve Küba arasındaki düşmanca ilişkilerdi. Kennedy yönetimi, 1961’de zaten Küba’ya yönelik başarısız da olsa bir istila girişimi gerçekleştirmişti: Domuzlar Körfezi Çıkarması. Castro ve Khrushchev, bu füzeleri ABD’nin sonraki olası istila girişimleri için cesaret kırıcı bir adım olarak görüyorlardı.

Seçeneklerin Değerlendirilmesi

Krizin başlangıcında Kennedy ve yürütme kurulu, Küba’ya konuşlanan Sovyet Füzelerinin kabul edilemez olduğunu belirtmişti. Sorun ise, bu füzelerin daha geniş bir soruna, özellikle de nükleer bir savaşa dönüşmeden kaldırılmasını sağlamaktı. Gerilimli görüşmelerle dolu bir haftadan sonra; füze bölgelerinin bombalanması ve Küba’nın tamamen ele geçirilmesi de dahil olmak üzere birtakım fikirler ortaya çıktı. Kennedy ise daha mantıklı ve gerçekçi bir fikre sıcak bakıyordu: Öncelikle, Amerikan donanmasını Küba etrafında bir blokaj veya karantina sağlaması için görevlendirecekti. Bu sayede Sovyetlerden gelebilecek ek füze veya askeri ekipmanın önüne geçeceklerdi. İkinci olarak ise füzelerin kaldırılmasını içeren bir ültimatom gönderecekti.

22 Ekim 1962’de bir televizyon yayınında başkan, Amerikan halkını Küba füzeleri hakkında bilgilendirdi. Blokaj kararını açıkladı ve ABD’nin gerekli görülmesi halinde bir askeri operasyona hazır olduğunu açıkladı. Bunun üstüne iyice tedirgin olan Amerikalılar, bir nükleer savaşın başlamasından korktular ve gıda ile petrol gibi erzaklar depolamaya başladılar.

Denizde Karşılaşma

24 Ekim’de çok kritik bir an yaşandı. Küba’ya giden Sovyet gemileri, blokoj hattına yaklaşmışlardı. Sovyetlerin olası blokajı aşma girişimleri, muhtemelen krizi daha fazla kızıştıracaktı. Neyse ki gemiler, blokajı geçmeye çalışmadan durdular.

Denizdeki olaylar, felaketten kıl payıyla kaçınıldığına dair olumlu bir işaret olsa da halihazırda Küba’da kurulu olan füzeler hala belirsizliğini koruyordu. İki süpergüç arasındaki gerilim, hafta boyunca devam etti. 27 Ekim’de Amerikan keşif uçağı, Küba üzerindeyken düşürüldü; buna karşılık Amerikan istila kuvvetleri Florida’da hazır şekilde bekletiliyordu.

Sonuç – Bir Teklif Krizi Sonlandırıyor

Çıkan gerginlikler bir yana, Sovyet ve Amerikan yetkililer krizden çıkmanın bir yolunu buldular. 26 Ekim’de Khrushchev, Kennedy’ye bir teklif gönderdi. Bu teklifte ABD’nin Küba’yı istila etmemesi sözüne karşılık Küba füzelerini kaldıracağını söylüyordu. Ertesi gün, Sovyet lider bir mektup daha göndererek ABD’nin Türkiye’deki füze sistemlerini kaldırması halinde Küba füzelerini kaldıracağını söyledi.

Resmi olarak Kennedy yönetimi ilk mektubun şartlarını kabul edip ikinci mektubu tamamen reddetti.  Ancak gizli olarak Amerikan yetkilileri Türkiye’deki füzeleri kaldırmayı da kabul ettiler. ABD Temsilcisi General Robert Kennedy, bu mesajı Washington’daki Sovyet Büyükelçisine bizzat telim etti ve 28 Ekim’de Küba Füze Krizi sona ermiş oldu.

Küba Füze Krizi ile hem Amerikanlar hem de Sovyetler adeta uykudan uyandılar. Ertesi yıl, benzer durumları daha kısa sürede çözebilmek için Washington ile Moskova arasına doğrudan telefon hattı bağlandı ve iki süpergüç, nükleer silah kullanımını sınırlayan anlaşmaları kabul ettiler. Ancak Soğuk Savaş henüz bitmemişti ve bitmesine daha çok vardı. Aslında, krizin bir sonucu daha olmuştu: Sovyetler Birliği bu savaştan sonra kendi topraklarından ABD’yi menzili içine alan kıtalararası balistik füze kapasitelerine yönelik yatırımlarını arttıracaktı.

Kaynak