Yaban Karakterleri

Yaban (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Yaban Konusu

Yaban; İstanbul’dan Porsuk Çayı yakınlarındaki bir köye taşınan bir Türk subayının, köylülerin ağzıyla bir yabanın, öyküsünü anlatır.

İlk kez 1932 yılında yayımlanan Yaban’ı yalnızca bir öykü olarak değil, Milli Mücadele döneminde İstanbullu ve Anadolulu insanın yaşam farklarına tüm çıplaklığıyla kaynaklık eden bir eser olarak da ele almalıyız. Nitekim eserde Anadolu insanın düşünüş (veya düşünmeyiş) şekilleri ve Milli Mücadeleye bakışı objektif olarak ele alınmıştır.

Eser ayrıca Anadolu insanını bu acizliğe mahkum eden Türk entelektüeli için bir özeleştiri niteliği de taşır.

ANAHTAR NOKTALAR

  • Çanakkale Savaşı’nda sağ kolunu kaybeden bir Türk subayının askeriyeden ayrılıp bir Anadolu köyüne yerleşmesi ve köy halkı tarafından dışlanması, farklı görülmesi
  • Anadolu halkı ve İstanbul eliti uyumsuzluğu üzerine eleştiriler
  • tarih, yalnızlık, vatanseverlik, aşk

Yaban Karakterleri

Ahmet Celal

Ahmet Cemal Çanakkale’de sağ kolunu kaybetmiş bir Türk subayıdır. Kolunu kaybettikten ve bu nedenle askeriyeden ayrıldıktan sonra, İstanbul’daki tüm mal varlıklarını satıp Porsuk Çayı civarındaki bir köye yerleşir. Bu köyde ise köylüler tarafından dışlanır, bir yaban olarak görülür. Önce Mehmet Alilerin evinde kalır, ardından ayrı bir eve çıkar. Emine’den hoşlanır. Kitabın sonunda ise Yunanlıların açtığı ateşten kaçarken Emine ile birlikte vururlar. Emine hareket edemezken Ahmet Cemal yaralı şekilde kaçmayı başarır.

Yaşadığı karamsarlık göze çarpmaktadır. Ancak Milli Mücadele’ye ve Mustafa Kemal’e olan inancı hiçbir zaman tükenmez. Ayrıca köyde yaşadığı dönemde yalnızlaşır ve içine kapanık bir hâl alır.

Mehmet Ali

Mehmet Ali, Ahmet Cemal’in eridir. Ancak köye geldikten sonra yavaş yavaş Ahmet Cemal’le ters düşmeye başlar. Köye geldikten bir süre sonra istemeye istemeye ancak kabullenmiş şekilde tekrar askere gider.

Bekir Çavuş

Ahmet Cemal’in ara sıra konuştuğu kişidir. Ahmet Cemal’e diğer köylülere kıyasla daha ılımlı yaklaşır. Şam ve Balkanlardaki askerlik anılarından bahsetmeyi sever.

Salih Ağa

Köyün zenginidir. Tombul bir görünüşü olmakla beraber zenginliğine rağmen üstüne başına dikkat etmez. Kurnaz ve kendi çıkarları için her şeyi feda edebilecek yapıdadır.

Zeynep Kadın

Mehmet Ali’nin annesidir. Cefakar bir Anadolu kadınıdır. Eşi ölmüştür. Çocuklarının yükünü taşımaktadır.

Emine

Ahmet Celal’in sevdiği ve nehrin diğer tarafındaki köyden olan kızdır. Halasıyla birlikte yaşamaktadır. İsmail ile evlenecek ancak Yunan askerlerinin köyü işgali sırasında Ahmet Cemal ile kaçacaktır.

İsmail

Bu Anadolu çocuğu daha şimdiden türlü türlü zorluklarla yoğrulmuş, çocukluğunu yaşayamamıştır. Zeynep Kadın’ın oğlu, Mehmet Ali’nin kardeşidir. Emine ile evlenecektir.

Muhtar

Köyün muhtarıdır.

Şeyh Yusuf

Ara sıra köye gelir. Her geldiği zaman tüm köylüler önünde kuyruk olup onu karşılar, dertlerinden bahsederler. Sonra da kendisine türlü hediyeler verirler.

Süleyman

Bir köy sakinidir, Cennet ile evlenmiştir. Ancak sonra Cennet’ten ayrılmak zorunda kalır ve Ahmet Cemal’in evine yerleşir.

Cennet

Dobra bir kızdır. Kocası Süleyman’ı kandırıp sevgilisi ile evlenir.

Memiş

Süleyman’ın en yakın dostudur.

İmam Efendi

Köy imamıdır, tıpkı Salih Ağa gibi kendi çıkarı için her şeyi yapabilir.

Emeti Kadın

Süleyman’ın Ahmet Cemal’in evinden ayrılmasından sonra Ahmet Cemal’e bakmak için gelen kadındır.

Hasan

Emeti Kadın’ın çoban olarak çalışan torunudur. Ahmet Cemal bu çocuğu çok sever, arada onunla birlikte hayvan gütmeye gider.

Şerif Çavuş

On senedir askerde olan bu adam, şans eseri bu köye gelir ve ardından tekrar gider. Emine’nin babasıdır.

Diğer Karakterler

Arabacı, Mehmet Ali’nin eşi, Mehmet Ali’nin kız kardeşleri, Memiş’in Ağası, Arabacı Recep, Emeti Kadın’ın oğlu, Salih Ağa’nın oğlu

Yaban Zamanı ve Mekanı

Yaban, Milli Mücadele zamanlarını ele alır ver Sakarya Meydan Muharebesi ile son bulur.

Yaban, Porsuk Çayı yakınlarındaki bir köyde geçer. Köyün adı romanda belirtilmemiştir.

Yaban Özeti

Ahmet Celal, I. Dünya Savaşı’na bir Osmanlı subayı olarak katılmış ve savaşta sağ kolunu kaybetmiştir. Artık savaşamayacağı anlaşılan Ahmet Cemal, İstanbul’a geri gönderilir. Eri Mehmet Ali’nin de tavsiyesiyle İstanbul’daki tüm mal varlıklarını satar ve Mehmet Ali’nin Porsuk Çayı yakınlarındaki köyüne doğru yola koyulurlar.

Ahmet Cemal, Mehmet Ali’nin köyüne gelir ancak orada hiç hoş karşılanmaz. Hiçkimse Ahmet Cemal ile göz göze gelmek, muhattap olmak istemez. Hatta kendi aralarında ona Yaban adını takmışlardır. Ahmet Cemal’in hayatı, Mehmet Ali’nin annesinin evinin bir odasında geçer. Yemek vakti kapısına yemek bırakırlar. Bu zamanlarda Ahmet Cemal kendisini yanında getirdiği kitaplara verir. Okur, okur ve okur. Ancak bu yalnızlık nedeniyle öncesine göre çok daha içine kapanık bir hal aldığı söylenebilir.

Anadolu’nun Yunan işgaline açık olması ve Anadolu’da Atatürk önderliğinde toplanan Türk ordusu, köy halkının hiç umrunda değildir. Pek çoğu ‘inşallah bizi yine askere almazlar’ şeklinde düşünmektedir. Ahmet Cemal, Mehmet Ali’nin de cephedekinden tamamen farklı bir hale büründüğünü, düşünüş biçiminin gittikçe köylülere benzediğini fark eder.

Bir gün köye Şeyh Yusuf gelir. Tüm köylüler onun yüzünü görebilmek için sıraya girer, kendisine türlü hediyeler verirler. Bu durum, Ahmet Cemal’in dikkatini çeker. Ahmet Cemal gidip Şeyh Yusuf ile görüşür. Ahmet Cemal’in söylediklerine ve sorularına dayanamayan Şeyh, köylülerin tüm hediyelerini alıp köyden gider. Köy halkının Ahmet Cemal’e olan kini daha çok artmıştır. Kurtuluş yolu plarak gördükleri Şeyh, onun yüzünden köylerinden ayrılmıştır.

Mehmet Ali’nin korktuğu başına gelir, Ankara’daki Türk ordusu tarafından askere alınacaktır. İstemeye isteme gitmek zorunda kalmıştır. Mehmet Ali gittikten sonra Ahmet Cemal, onların evinden ayrılması gerektiğini düşünmüş ve köyün biraz dışında tamire muhtaç bir evi tamir ettirip yerleşmiştir.

Aslında Ahmet Cemal’in o evden çıkışının tek nedeni Mehmet Ali’nin gitmesi değildir. Ahmet Cemal, arada nehre doğru yürürken güzel bir kız görür, bu kızın adı Emine’dir. Ahmet Cemal, ondan hoşlanır ve kendisine bu durumu söylemek ister. Ancak bir sorun vardır, Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail de Emine’yi sevmektedir. Hatta İsmail’in annesi ve Emine’nin halası görüşmüş, bu işe onay vermişlerdir. Ahmet Cemal’in elinden yalnızca üzülmek gelir ve bu nedenle evden ayrılır.

Bir gün köye Yunan askerleri gelir. Köylülerden daha sonra karşılığı ödenmek üzere gıda ve ihtiyaç duydukları diğer malzemeleri talep ederler. Köylüler de Salih Ağa ve köy imamının etkisiyle ambarlarındaki tüm tahılları, kümeslerindeki yumurtaları verirler. Ayrıca Yunan Askerleri Ahmet Cemal’in evini didik ararlar ve kendisinin bir subay olduğunu anlarlar. Bu durum, Ahmet Cemal’in Yunanlıların göz hapsinde kalmasına neden olacaktır. Yunanlılar kendisinden haber almak için kapıya asker dikerler.

Eninde sonunda Yunanlılar köylülerden ayrılırlar. Ayrılırken de köylülerden yol tarifi isterler. Salih Ağa ve köyün imamı, birkaç kuruş kapabilmek için hemen atılırlar ve Yunanlılara kılavuzluk yaparlar.

Aradan zaman geçer, Yunan birlikleri yine gözükür. Ancak bu kez düzgün bir ordudan çok başıbozuklara benzemektedirler. Üstleri başlarından savaşta bozguna uğradıkları bellidir. Artık son pisliklerini yapmaktadırlar. Köyü ateşe verirler. Köy ahalisini köy meydanında toplarlar. Köylüler artık her şeylerini kaybetmişlerdir. Yunanlılar beğendikleri kızları meydandan seçip götürmektedirler.

Tüm bu kargaşanın içinde, Emine ve Ahmet Cemal göz göze gelirler. Konuşma fırsatı bulamazlar, uzaktan beri yalnızca gözleriyle iletişim kurarlar. Ancak ikisi de birbirini çok güzel anlar. Ahmet Cemal bir fırsatını bulup gizlice Emine’nin yanına gelir. Ardından Emineyle birlikte koşmaya başlarlar. Amaçları köyün biraz dışındaki mezarlıklara gidip kurtulmaktır. Ancak koşarlarken Yunanlılar da arkalarından ateş ederler. İkisi de vurulur. Yine de mezarlığa yaklaşmayı başarırlar. Geceyi mezarlıkta geçirip sabha yola koymayı planlarlar. Ancak Emine’nin yarası çok derindir, daha fazla ilerleyemez. Bunun üstüne Ahmet Cemal tek başına devam etmek zorunda kalır. Köydeki hayatını anlatan anılarını içeren defterini ise Emine’nin eline verir. Ahmet Cemal ise yeni bilinmezliklere doğru adım atar…

Kaynak

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir